Filistin’le Gerçek Bir Dayanışma İçin Siyasi Ambargo

Siyonist işgal devletini daha kuruluş safhasında tanıyan ilk bölge ülkesi olarak Türkiye’nin işgal devleti ile olan ilişkisi her zaman stratejik bir zeminde ilerledi. Bazı dönemlerde, konjonktürel gelişmeler ya da toplumdan gelen basınçla sarsılan ilişkiler her seferinde toparlandı ve gelişimini sürdürdü. İki ülke arasındaki ticari, askerî, güvenlik, akademik ve kültürel ilişkilerin bir ön koşulu olan siyasi ve diplomatik ilişkiler, Filistin’de yaşanan insan hakları ihlalleri ve yasadışı işgal süreçlerinde devam ettiği gibi soykırım sürecinde bile sona ermedi. Türkiye’deki siyasi iktidar, Filistin halkının çıkarlarını korumak ve bölgede barışın sağlanması gibi bahanelerle ilişkilerin devamını savundu.

Doğası gereği işgalci, yayılmacı ve yerleşimci bir karaktere sahip olan Siyonist devletin “normalleştirilmesi” ve böylece tüm ihlallerinin meşrulaştırılması, aynı zamanda işgal devletine Türkiye’den ve Türkiye üzerinden sağlanan askerî ve lojistik desteğin temelini oluşturuyor.

Filistin halkının tarihsel toprağını işgal ederek ilan edilmiş Siyonist devleti hiçbir şekilde tanımayan yirmiyi aşkın ülkenin yanı sıra Bolivya, Kolombiya ve Nikaragua gibi ülkeler, işlediği soykırım suçu nedeniyle işgal devletiyle diplomatik ilişkilerini kesti ve Filistin halkıyla ilkeli bir dayanışma örneği verdi. Türkiye’nin işgal devletini tanırken “temenni ettiği” Filistinlilerin geri dönüş hakkının tanınması 77 yıldır gerçekleşmedi. Mavi Marmara davasının düşürülmesi ve diplomatik ilişkilerin yeniden normalleşmesinin önkoşulu olan Gazze ablukasının kaldırılması da gerçekleşmedi.

İşgal devletinin tanınmasını makul göstermeye yarayan bu temennilerin hiçbiri gerçekleşmediği halde Türkiye’nin diplomatik ilişkileri sürdürmesi işgal devletinin bölgemizde meşruiyet kazanmasına ve OECD gibi uluslararası kuruluşlarda yer bulmasına yardımcı oluyor.

Bugünkü siyasal iktidarın Filistin halkıyla dayanışma hamaseti hiçbir zaman gerçeğe dönüşmedi. Gerçek bir dayanışmanın gereği; işgal devletiyle askerî, ticari ve diplomatik ilişkilerin kesilmesi ve tam ambargo uygulanmasıdır.

Bölgemizde ve dünyada barışı, özgürlüğü ve adaleti savunduğumuz için Filistin halkıyla dayanışmayı da bir görev olarak gören halklar olarak bizim bugün temel sorumluluğumuz İsrail’le sürdürülen tüm ilişkilerin kesilmesi için mücadeleyi büyütmektir. Bu hedefe ulaşmak için hep beraber şu talepleri yükseltmeliyiz:

  • İşgal devleti ile diplomatik ilişkiler kesilsin, işgal devleti elçilikleri tamamen ve kalıcı bir şekilde kapatılsın
  • Türkiye’nin işgal devletini tanıma kararı geri çekilsin
  • İşgal devletinin dahil olduğu tüm uluslararası kuruluş ve kurumlardan çıkarılması için diplomatik girişimlerde bulunulsun
  • İşgal devleti yetkililerinin işlediği suçlar araştırılsın ve uluslararası mecralarda mahkûm edilmeleri için çaba gösterilsin
  • Dışişleri Bakanlığı, altı belediyenin Siyonist işgal belediyeleriyle kardeş kent anlaşmalarını fesih kararlarını onaylasın.

Paylaş: